İş Bırakma ve İşi Yavaşlatma Eylemleri Hakkında Genelge

Tarihi:31.10.2003  Sayısı:4819 Genelge No:2003 / 130 

T.C
SAĞLIK BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.l0.0.HKM.0.00.00.00- 92 / 4819            31 Ekim 2003
Konu : İş bırakma ve işi yavaşlatma
eylemleri hakkında

GENELGE
2003/130

………………………VALİLİĞİNE

 

     Bilindiği üzere, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve arzu edilen şekilde verilmesinin temini maksadı ile, hükümet programında açıklanan "Acil Eylem Planı" çerçevesinde Bakanlığımızca başlatılan sağlıkta dönüşüm çalışmaları büyük gayretlerle sürdürülmekte olup; sağlık çalışanlarının, gerek maaş ve özlük haklarından, gerekse çalışma koşullarından kaynaklanan bir kısım olumsuzlukların giderilmesi yönünde önemli mesafeler alınmıştır.
     Son günlerde basında, bir kısım sendika ve meslek kuruluşlarımızın sağlık çalışanları için iş bırakma kararı aldıkları yolunda haberler yayınlanmaktadır. Sağlık çalışanlarının çok büyük kısmının, bu yöndeki teşvik ve menfi davranışlara itibar etmediği Bakanlığımızca bilinen bir gerçek olmakla birlikte, iş bırakma ya da işi yavaşlatma olarak tabir edilen davranışların, öncelikle sağlık hizmetlerinin ve sağlık mesleklerinin niteliği ile asla bağdaşmayacağının ve yürürlükteki mevzuat nazarında hukuki durumun, tüm sağlık çalışanlarımıza izahında fayda mülahaza edilmektedir.
     1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un 69 uncu maddesi ile, "Tabibler, diş tabibleri, dişçiler ve ebeler, bu kanunda tasrih edilmeyen ve sair kanunlar ve düzenlemeler ile kendilerine tevdi edilmiş olan bilcümle vazifenin ifasıyla mükelleftir." hükmü ve Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ile de, "Tabib ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir. Tabib ve diş tabibi, hastanın vaziyetinin icabettirdiği sıhhi ihtimamı gösterir." hükmü vâzedilmek sûretiyle, bu hususlardaki genel ilke ve kurallar belirlenmiş olup; bu çerçevede, iş bırakma veya yavaşlatma gibi tutum ve davranışlar sebebiyle, hastaneye başvuran hastaların gerekli teşhis ve tedavi hizmetlerini alamaması gibi bir halin hukukîliğinden ve insaniliğinden bahsedilemeyeceği ve bu durumun, insan sağlığına hizmet için ihdas edilmiş mesleklerin ve kuruluşların temel varlık esprisi ile bağdaşmayacağı açıktır.
     Bu itibarla, bedenî, ruhî ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının en temel insan hakkı olduğunun ve hangi sebep ve gerekçe ile olursa olsun bu hakkın ihlalinin asla kabul edilemeyeceğinin hizmetin her safhasında daima gözönünde bulundurulması gerekir.
     Sağlık meslek mensupları, sağlık hizmetleri ile ilgili görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken, Anayasa başta olmak üzere, ulusal veya uluslararası tüm insan hakları belgelerinde ve sağlık hizmeti sunumu ile ilgili ortak kurallarda, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinde, Hasta Hakları Yönetmeliğinde ve diğer mevzuatta yer verilen mesleki ve etik kurallar ile ilkelere uymak, mesleğe girerken ettikleri yemine bağlı kalmak zorundadırlar. Görevlerini, haiz oldukları unvan ve meslekle ilgili mevzuat hükümlerine göre yürütürler ve bu mevzuat ile belirlenen görev ve yetkilerin dışına çıkamazlar.

 

T.C
SAĞLIK BAKANLIĞI
Hukuk Müşavirliği

Sayı : B.l0.0.HKM.0.00.00.00- 92 /
Konu : İş bırakma ve işi yavaşlatma
eylemleri hakkında

-2-

     Meslek mensuplarının, mevzuat ile belirlenen kurallara riayet etmemelerinin, hususiyeti ve hassasiyeti olan, vazgeçilemez ve geciktirilemez nitelikteki sağlık hizmetini aksatacağı; bunun da ilgililerin sorumluluğunu gerektireceği, keza, mevzuata aykırı davranışları teşvik edenlerin de aynı sorumluluklarının doğacağı ve ayrıca bu davranışların ve sonuçlarının etik ve insanî yönü takdir edilmelidir.
     Bu çerçevede; sağlık hizmetlerini mevzuat çerçevesinde yürütmekle yükümlü bulunan Devlet memurlarının ödev ve sorumlulukları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda düzenlenmiş olup; mezkûr Kanun’un 26 ncı ve 27 nci maddelerindeki tanzimlerde, Devlet memurlarının kamu hizmetlerini aksatacak şekilde memurluktan kasıtlı olarak birlikte çekilmeleri veya görevlerine gelmemeleri veya görevlerine gelip de Devlet hizmetlerinin ve işlerinin yavaşlatılması veya aksatılması sonucunu doğuracak eylem ve hareketlerde bulunmaları ile greve karar vermeleri, grev tertiplemeleri, ilan etmeleri, bu yolda propaganda yapmaları, herhangi bir greve veya grev teşebbüsüne katılmaları, desteklemeleri veya teşvik etmeleri, kamu hizmetinin önemi ve mahiyeti itibariyle yasaklanmış, bu suretle kamu görevlilerinin uymakla mükellef oldukları genel kurallar belirlenmiş ve bu hükümlere aykırı davranışlarda bulunan kamu görevlilerinin, fiilin niteliğine göre mezkûr Kanun’un 125 inci maddesinde öngörülen disiplin cezalarıyla karşı karşıya kalacakları hüküm altına alınmıştır.
     Diğer taraftan; bu yöndeki fiillerin işlenilmesi, Türk Ceza Kanunu bakımından da suç olarak telakki edilmiş, mezkûr Kanun’un 236 ncı maddesinde suçun tarifi yapılmış ve müeyyidesi gösterilmiştir. Keza, aynı hükümde, suç sayılan fiilleri aldıkları karar veya yayınladıkları bildiriler vasıtasıyla teşvik eden kuruluş yöneticilerinin de bir kısım cezai müeyyidelerle karşı karşıya kalacakları hüküm altına alınmıştır.
     İşaret olunan sebepler ve Kanuni gerekçeler çerçevesinde tüm sağlık çalışanlarının, yaptıkları görev ve yürüttükleri hizmetin mahiyetini, insani ve etik yönünü dikkate alarak, hizmetin her safhasında mesleki ve etik kurallar ile ilkelere uyacaklarına ve hasta haklarına saygı göstereceklerine, bir kısım sendika ve meslek kuruluşları tarafından itiyad haline getirilen iş bırakma veya işi yavaşlatma yönündeki tahrik ve teşviklere kapılmak suretiyle, yürürlükteki mevzuat ile öngörülen yasal yaptırımlara maruz kalmak gibi üzücü durumlarla karşı karşıya kalmayacaklarına ve lazım gelen hassasiyetin gösterileceğine olan inancımızla; tüm sağlık çalışanlarına görevlerinde başarılar dileriz.
 

Abdulkadir ATALIK
Bakan a.
Müsteşar Yardımcısı